×

Deutsche Bank Orta Doğu ve Doğu Avrupa Araştırma Müdürü Hans-Christian Wietoska, Türkiye’de enflasyonun bu yıl sonunda yüzde 40’a düşmesini beklediklerini belirterek, “Güçlü bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Ondan sonra ikinci aşamada enflasyon oranının yüzde 20’ye düşürülmesi asıl soru işareti olacak.” dedi.

Wietoska, AA muhabirinin Türkiye’nin makroekonomik politikalarındaki değişim, enflasyon ve faiz beklentileri ve yatırımcıların Türkiye’ye bakış açısıyla ilgili sorularını yanıtladı.

Wietoska, Türkiye’nin son bir yılda başlattığı makroekonomik politikalardaki değişimin çok iyi bir adım olduğunu ve bu değişimin ifade edildiği gibi yerel olarak sürdürülmesi gerektiğini belirtti. Konuyla ilgili konuşan Wietoska, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yerel seçimler öncesinde politika faizinde yaptığı 500 baz puanlık artışın “güçlü bir mesaj ve oyun değiştirici” olduğunu belirterek, “Bu adımdan sonra bir U dönüşü olduğunu söyleyebiliriz. Yerli yatırımcılar ve yabancılar lirada devalüasyon bekliyordu, ancak faiz oranı artışıyla TCMB, para biriminde başka bir keskin değer kaybının stratejisinin bir parçası olmadığını açıkça gösterdi.

Ayrıca yatırımcılara açık ve net bir iletişimle ileriye dönük politikalara daha fazla güven getirdi, dedi Wietoska, TCMB’nin önünde bazı zorluklar olduğunu ancak bu sorunların üstesinden gelmek için gereken çerçeveye sahip olduğunu ekledi.

Wietoska, Türkiye algısının son aylarda oldukça iyi olduğunu, net rezervlerin 10 milyar doları aştığını ve uluslararası rezervlerin 150 milyar dolara yaklaştığını hatırlattı.

YIL SONUNA KADAR 500 BAZ PUAN AZALTILMIŞ POLİTİKA FAİZİ BEKLENTİLERİ

Enflasyonun zirveye ulaştığına dikkat çekerek, Wietoska konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ekonomiyi dengelemenin ilk aşaması başarıyla tamamlandı. Şimdi ikinci aşama başlıyor. Zirveye ulaşan enflasyon düşüş eğiliminde ve güçlü bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Yıl sonuna kadar enflasyonun yüzde 40’a düşmesini bekliyoruz. Bundan sonra asıl soru işareti, ikinci aşamada enflasyonu yüzde 20’ye düşürmek olacak. Ayrıca büyüme de yavaşlıyor ve büyüme yavaşladığında TCMB’nin tepkisi de önemli olacak.
Büyüme yavaşladığında ve enflasyon düştüğünde faiz oranlarının düşürüleceğini duyuran Wietoska, “Bu yıl Kasım ve Aralık aylarında 500 baz puanlık bir faiz indirimi bekliyoruz. Bu bizim temel senaryomuz ve gevşeme önümüzdeki yılın başlarına kadar devam edecek.” Wietoska, TCMB’nin sıkı para politikası pozisyonlarını koruması gerektiğini belirterek, “Kolay olmayacak, ancak dünyada yüzde 75 enflasyona sahip hiçbir ülke, durgunluğa girmeden enflasyonu düşürmemiştir. Türkiye, duraklamaya girmeden ekonomisini dengelemeyi başarırsa, bu eşsiz bir örnek olacaktır ve Türkiye’nin bunda başarılı olacağı konusunda oldukça ümitliyiz. Ancak, yarı yolda hiçbir politika hatası olmamalıdır.” dedi.

Yıl sonu dolar/TL beklentilerinin 37 olduğunu belirten Wietoska, TL’de gerçek bir değerlenme öngördüklerini söyledi.

TL TAHVİLLERİNE 10 MİLYAR DOLARDAN FAZLA GİRİŞ OLABİLİR

Uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye yönelik algısındaki değişimden de bahseden Wietoska, “carry trade” ve döviz ticaretine olan ilginin oldukça yüksek olduğunu, bu alanda son 6 ayda Türkiye’ye ilgi duymayan neredeyse hiçbir yatırımcının olmadığını söyledi.

Ancak Wietoska, Türk Lirası cinsinden tahvillere yatırım yapmanın gerçek önemli bakış açısını temsil ettiğini vurguladı ve konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

“Burada da bakış açısında büyük bir değişiklik var. Yabancılar tahviller konusunda oldukça heyecanlı. Yakın zamanda uluslararası yatırımcılarla bir toplantıdaydım ve Türkiye en popüler ülkelerden biriydi. Yatırımcılar sabit gelir ticaretine girmeye çok daha fazla ilgi duyuyor. Hala yolun başındayız, ancak son 8 haftada 8,5 milyar dolarlık (Türk Lirası cinsinden tahvillere) bir giriş gördük. Yıl sonuna kadar 20 milyar doları görebilir. Başka bir deyişle, bu yıl sonuna kadar en az 10-15 milyar dolarlık tahvil girişi için yer var. Bu rakam önümüzdeki yıl daha da artarak mevcut 10 milyar dolara kıyasla toplam 30-40 milyar dolara ulaşabilir.